Frank Lampard

Futbolcu bir aileden gelen Frank, 1994 yılında babasının yardımcı antrenörlük yaptığı West Ham United’te futbola başlar. O yıllarda West Ham, adeta İngiltere’nin futbolcu fabrikasıdır. Lampard; Joe Cole, Rio Ferdinand, Carrick ile birlikte aynı dönemde West Ham futbol akademisinden İngiliz futboluna armağan edilir.

1995’te profesyonel kontrat imzalayan Frank, o sene 2. lig takımlarından Swensea’ya kiralık verilir. Burada Bradford City maçı ile kariyerindeki ilk maça çıkar. Ocak 1996’ya kadar süren kiralık döneminde 9 maça çıkan Lampard bir kez rakip fileleri havalandırma başarısı gösterir. West Ham’a döndükten sonra 3 sezon ara ara A takımda oynama şansı yakalar. Genç takımın kaptanı olarak “FA Gençler Kupası”nı kaldırarak kariyerindeki ilk başarıya imza atar.

1998 sezonunda düzenli olarak A takımda oynama başlar ve 41 maça çıkarak 6 gol atar. Bu performansı ile İngiltere menajeri Kevin Keegan’ın dikkatini çeker. Macaristan maçı için kadroya çağrılır fakat forma şansı bulamaz. Ancak 6 ay sonra Sunderland’de oynanan Belçika maçında ilk kez şans bulur. Bu erken başlangıca rağmen Lampard 2000 yılında İngiltere A mili takımı ile Belçika’da olmak yerine ümit milli takım kaptanlığını yapar.

2001 yılına kadar West Ham’da 163 maça çıkar ve 35 gol atar. Başarılı performansı sayesinde Chelsea’ye transferi gündeme gelir. Ranieri kulübe gelir gelmez ilk olarak Frank’ın alınmasını şart koşar ve yönetim 11 milyon pound ödeyerek transferi gerçekleştirir. Lampard’ın West Ham’dan ezeli rakipleri Chelsea’ye geçmesi taraftarları çileden çıkarır. West Ham taraftarları tribünlerde “Fat Frank” diye bağırırlar ve O’nun sadece Paul Ince’in şişman versiyonundan ibaret olduğunu iddia ederler.

Chelsea’da ilk Premier League maçına Newcastle maçı ile çıkan Lampard, sezonun 4. maçında Tottenham karşısında kırmızı kart görerek oyundan atılır. Daha sonra tüm maçlarda oynayarak David James’in “kesintisiz 160 maç ard arda oynama rekoru”nu kırma başarısı gösterir. Chelsea’nin 4. olduğu ilk sezonunda 53 maçta forma giyer ve 7 gol atar. Tüm bu performansına rağmen 2002 Dünya Kupası için 23 kişilik kadroya seçilmez. Bu durum üzerine Ranieri “Mükemmel, komple bir oyuncu. Ben Sven Goran değilim ama bence oynamayı hak ediyor” yorumunu yapar.

Yeni sezonda geçmiş yıllardaki performansında aşağı kalmaz ve 8 gol atarak takımının Şampiyonlar Ligi’ne kalmasına katkı sağlar. Bu sayede kariyerinde ilk kez Şampiyonlar Liginde forma giyme şansı bulur.

2003-2004 sezonuna bomba gibi giren Lampard, Eylül ayında “ayın futbolcusu” ödülünü alarak kariyerindeki ilk ödülüne ulaşır. Bu sezon ezeli rakibi Arsenal ile ligde şampiyonluk mücadelesi veren Chelsea, şampiyonlar liginde de yarı final oynama başarısı gösterir. Fakat ligde Arsenal’in ardından 2. olmaları yönetimi mutlu etmez ve teknik direktör değişikliğine giderler. Her sene üzerine koyarak oynayan Frank ise 58 maçta 15 gol atar ve taraftarlar tarafından “yılın oyuncusu seçilir”

Euro 2004 kadrosuna seçilen yıldız oyuncu turnuvada 3 gol kaydederek turnuvanın “altın 11”ine seçilme başarısı gösterir. Scholes’in milli takımı bırakması ile artık takımın vazgeçilmezi olmuştur.

2004 yılı Chelsea için sansasyonel olacaktır. Takımın başına Porto ile UEFA ve Şampiyonlar Ligi kupası alan Mourinho gelmiştir. Takımın başkanı Abramovic başarı için kesenin ağzını açmıştır. Baştan aşağı yenilenen takımın beyni artık Lampard’dır. O da kendisine güvenleri mahcup etmemiş ve 50 yıl sonra gelen şampiyonlukta büyük pay sahibi olmuştur. Bütün bu başarılar sayesinde Premier Lig’de “yılın oyuncusu” olan Lampard için Mourinho “Benim için tek, onun gibi bir oyuncu yok. Orta sahada defans yapabilen, güzel şutlar çekebilen ya da muhteşem uzun paslar atabilen bir oyuncu oynatabilirsiniz. Frank’de ise bu özelliklerin hepsi var. Bir orta saha oyuncusu senede 15-20 gol atıyorsa, bu O’nun çok farklı bir futbolcu olduğunu gösterir.” demiştir. Brezilyalı ünlü oyuncu Carlos Alberto Torres ve Hollandalı Cruyff O’nun Avrupa’nın en iyisi olduğunu iddia etmişlerdir.

2005-2006 sezonda aynı başarıyı tekrar eden Lampard “FIFA Yılın En İyi 11”ine seçildi. Aynı zamanda Avrupa’da ve Dünya’da “Yılın Oyuncusu” kategorisinde Ronaldinho’nun ardından 2. oldu. Dünya Kupası kadrosuna seçilen yıldız oyuncu gösterdiği performans ile İngiliz medyası tarafından ağır bir dille eleştirildi. Buna rağmen Eriksson, O’nun performansından memnun olduğunu söyleyerek oyuncusuna güven oyu verdi.

Bu sezon takımı adına 324. maçında 90. golünü atarak “en çok gol atan orta saha oyuncusu” ünvanını Dennis Wise’den alarak kulüp tarihine geçti. Ayrıca şu an Ronaldo ile birlikte Premier League’de en çok gol atan 2 orta saha oyuncusundan biri olan Lampard’ın babası da eski bir milli futbolcu. Kendisi ile aynı adı taşıyan baba Lampard da 70′li yıllarda West Ham United’da forma giymiş ve bu formayla iki FA cup kazanmıştır. Ayrıca eniştesi Harry Redknapp ise futbolculuk kariyerinden sonra halen Premier Lig’de Portsmouth’ın teknik direktörlüğünü yapmakta. Kuzeni Jamie Redknapp ise Southampton, Tottenham Hotspur, Liverpool ve AFC Bournemouth takımlarında futbol oynamıştır.

Adı, 2000 yılında Rio Ferdinand ve Kieron Dyer ile birlikte Kıbrıs’ta sex skandalına karışan Lampard 2005 yılında Luna Coco Patricia ile evlenmiştir. Dünya Kupası’ndan sonra İspanyolca öğrendiğini iddia eden medya tarafından kariyerini La Liga’da sürdüreceği söylentileri çıktıysa da Lampard “Chelsea’da mutlu olduğunu ve ayrılmayı düşünmediğini” söylemiştir.

Kariyeri boyunca kulüp takımlarında 522 maçta 130 gol, milli takımda ise 54 maçta 12 gol kaydeden yıldız oyuncu, teknik direktörü Mourinho’ya göre dünyanın en iyi oyuncusu.